YARIM KALAN DUA İzmir Ulu Cami
YARIM KALAN DUA İZMİR ULU CAMİ
Konak’ın kalbinde, Mersinli semtinin sessizliğinde yükselen ama tamamlanamayan bir yapı var: Ulu Cami. Betonarme kütlesiyle adeta zamana direniyor. İsmini yücelikten, büyüklükten alan bu cami, altı yıldır ne bir ezana kavuştu, ne de bir cemaate…
Nevvar Salih İşgören Vakfı tarafından 2017’de temeli atılan bu protokol camisinin kaba inşaatı 2019’da tamamlandı. Ancak sonrasında bir durgunluk, bir sessizlik hâkim oldu. İnşaat makineleri sustu, ustalar çekildi, demirler ve betonarme yalnızlığa terk edildi.
Neden Tamamlanamıyor?
Sorulması gereken en temel soru bu: Bu cami neden tamamlanamıyor?
İzmir gibi bir şehirde, üstelik Konak gibi merkezi bir ilçede, yıllardır süren bu ataletin izahı yapılmıyor. Herkes konuşuyor ama yetkililer susuyor.
İddialar çok:
-
Ruhsatla ilgili teknik bir problem mi var?
-
Yasal bir ihtilaf mı doğdu?
-
Yoksa maddi kaynak mı tükendi?
Bölgedeki bazı vatandaşlar, “Camiye birçok hayırsever talip oldu ama işin sonu gelmedi” derken, başka bir kesim ise “Siyasetçiler temel atmaya gelir ama tamamlamaya gelmez” diyor. Herkes bir şey söylüyor ama somut bir gelişme yok.
Betona Terkedilen Niyetler
Caminin demirleri paslanıyor. Hava koşullarının zamanla taşıyıcı yapıya zarar vermesi, yeniden projelendirme ihtimalini gündeme getiriyor. Düşünsenize; dualar için, secdeler için yapılan bir yapı, şu anda yağmurun ve rüzgarın insafına bırakılmış durumda.
Sadece bir inşaat değil bu. Burası aynı zamanda bir sosyal mesaj, bir şehir hafızası, bir kültürel aidiyet noktası. Ve bugün o aidiyet hissi, yarım bırakılmış bir kubbenin altında sessizce çürüyor.
Kim Sorumlu?
Bu işte kim görevli, kim yetkili, kim sorumlu?
-
Müftülük mü?
-
Vakıflar Genel Müdürlüğü mü?
-
Büyükşehir Belediyesi mi?
-
Yoksa sadece halk mı sahipsiz bırakıldı?
Kamuoyuna net bir açıklama yapılmış değil. Şeffaflık çağında “görmedim, duymadım, bilmiyorum” demek yöneticiler için kabul edilebilir bir yaklaşım değil.
Ne Olmalı?
Cami tamamlanmalı. Ama sadece taş olarak değil, niyet olarak, mana olarak, birlik ve beraberliğin sembolü olarak…
Bu şehir, inşaatı bitmeyen camilere değil, içinde huzur bulunan ibadethanelere muhtaç.
Bu halk, seçim zamanı uğranılan değil, ihtiyaç duyulduğunda yanında olunan bir halk olmak istiyor.
Ulu Cami’nin bitmesi, sadece bir inşaatın tamamlanması değil; aynı zamanda bu şehirde niyetlerin, sorumlulukların ve sözlerin de tamamlanması anlamına gelir.
Eğer gerçekten bir "ulu"luk olacaksa, bu sorumluluğu taşıyacak yürekler artık harekete geçmelidir.
Dipnot: Bu yazı vesilesiyle hem yetkilileri hem de hayırseverleri harekete geçmeye, açıklama yapmaya ve bir vebali üstlenmeye davet ediyorum.
📌 Görsel belge ve yerinde çekimlerle Milliege.com'da yayınlanacak özel dosyamız yakında sizlerle…